https://www.anadoluhaberler.com/files/uploads/user/d46e1fbed957fff4f587a77c12c24b7e-9ded4c77f183af226ff5.jpg
Dicle Asikalem Yazar

"Vicdanın Sessiz Çığlığı: Gazze ve Bizler"

09-11-2023 01:25 125 kez okundu.

Son zamanlarda dünya gündeminde olduğu gibi, Türkiye gündeminde de Gazze'deki trajik olaylar büyük bir yer tutuyor. Ancak, bu kriz yalnızca Filistin halkını değil, her zaman olduğu gibi maalesef kadınları ve çocukları en fazla etkiliyor. Peki, Türkiye olarak, özellikle Müslüman bir ülke olarak elimizden gelenin en iyisini yapma sorumluluğunu ne ölçüde yerine getiriyoruz?

Maalesef, genellikle yaptığımız tek şey mitingler düzenlemek ve yürüyüşler yapmak oluyor. Ancak bu krize sadece protesto ile yaklaşmanın yetersiz olduğu açık. Evlerimizde kullandığımız ürünlerden gıdalara kadar pek çok ürün İsrail'den gelmekte. İsrail, uzun bir süredir Filistin halkına zulmediyor ve sessiz kalmak artık bir seçenek olmamalıdır.

Üstelik, Müslüman ülkeler olarak sık sık "üç maymun" oynamaktayız. İsrail ürünlerini boykot etme kararı almak olumlu bir adımdır, ancak bu boykotun alttan alttan devam ediyor olması sorunlu bir durumdur. Ayrıca, stoklama alışkanlığı, boykotun etkisini azaltabilir.

Buna ek olarak, Filistin'e yardım adı altında yapılan bağışların çoğu kez iyi niyeti suiistimal eden fırsatçılar tarafından kötüye kullanılmaktadır. Bu, insanların gerçek yardıma ihtiyaç duyduğu başka alanlarda yardım yapma fırsatını göz ardı etmemiz gerektiği anlamına gelir.

Fırsatçılara karşı eleştirel bir tavır almak yerine, neden özellikle deprem felaketi yaşamış bölgelere yardım etmeyi tercih etmediklerini sormak daha önemlidir. İnsanlar hala zorlu koşullarda yaşarken ve yardıma muhtaçken, fırsatçıların vicdanlarının nerede olduğunu sorgulamalıyız.

Son olarak, ülke gündemimizin daha fazla çeşitlenmesi gerektiğini hatırlamalıyız. Ekonomik kalkınma, planlama ve projeler gibi konular da Türkiye'nin geleceği için kritik öneme sahiptir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, "Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde düşünüp çalışmayı görev edinmelidir." Bu, sadece Türkiye için değil, tüm insanlık için bir zorunluluktur.

Neler Söylendi?