Sevgili okurlar,
Bugün sizlere toplumumuzun karşılaştığı önemli bir sorundan bahsetmek istiyorum: eleştiriye tahammülsüzlük. Günümüzde ne yazık ki, birçok insan eleştiriyi kabul etmekte zorlanıyor, kendini eleştirel bir bakış açısına açmamakta direniyor.
Eleştiri, bir düşünce veya eylemin objektif bir şekilde değerlendirilmesidir. İyi niyetle yapılan eleştiriler, bizi hatalarımızdan ve eksikliklerimizden haberdar eder, gelişimimize katkı sağlar. Ancak, eleştirilere tahammülsüz olanlar, sanki kişilikleri hedef alınıyormuş gibi tepki gösterirler ve eleştiriyi kişisel saldırı olarak algılarlar.
Bu tahammülsüzlük, aydınlanmamızın önündeki en büyük engellerden biridir. Eleştirinin olmadığı bir ortamda, gelişim ve ilerleme mümkün değildir. Eleştirileri susturmak, bilgi ve farkındalık akışını kesmek demektir. Oysa gerçek bir aydınlanma, eleştirilerle yüzleşmek ve bunlardan ders çıkarmakla mümkündür.
Kurumlar ve yöneticiler de eleştirilere açık olmalıdır. Eleştiriler, onları daha iyi hizmet sunmaya, eksiklikleri gidermeye ve toplumun ihtiyaçlarına daha uygun çözümler bulmaya yönlendirir. Ancak, eleştirilere karşı savunmacı bir tutum sergileyen kurumlar, gerçek potansiyellerini kullanamazlar ve toplumun beklentilerine cevap verme konusunda yetersiz kalırlar.
Bu noktada, eleştiriye tahammülsüzlüğü aşmanın önemini vurgulamak istiyorum. Eleştirileri kişisel saldırı olarak değil, gelişim fırsatı olarak görmeliyiz. Kendimizi ve kurumlarımızı eleştirilere açmalı, hatalarımızı kabul edip düzeltmeliyiz. Eleştiriye tahammülsüz olanlar, gerçekten aydınlanmış bir toplum olmanın önündeki engelleri kaldırmak adına adımlar atmaya çağrılıyor.
Sevgili okurlar, eleştiri, bizi daha iyi bir noktaya taşıyan bir pusuladır. Eleştiriye açık olalım, eleştirileri değerlendirip gerektiğinde adımlar atalım ve toplumsal aydınlanmanın yolunu birlikte açalım.
Saygılarımla, [Salih Darıcı]
Bu örnek köşe yazısı, eleştiriye tahammülsüz olanların düşünmelerini sağlamak, aydınlanma ve gelişim için eleştiriye açık bir toplumun önemini vurgulamak amacıyla kaleme alınmıştır. Yazıda, kişiliklerin değil fikirlerin eleştirildiği ve eleştirilerin gelişim fırsatı olarak görülmesi gerektiği vurgulanmaktadır.